Sanık ve Suça Sürüklenen Çocuk Yargıtay kararı detaylarını içeren bu içeriği inceleyebilir ve anında Gülsün Hukuk Bürosu avukatlarından destek alabilirsiniz.
7. Ceza Dairesi 2022/7343 E. , 2022/13851 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Suça sürüklenen çocuğun nüfus kaydından 01.11.1997 doğumlu olarak yazılmış ise de dosya içerisindeki sosyal inceleme raporuna göre; görünüm itibariyle kimlik yaşının küçük gerçek yaşının büyük olduğu izlenimi edinildiğinin, bu durumun ebeveynlerinin resmi evliliklerinin evlendikten birkaç yıl sonra yapılmasından kaynaklandığı ve nüfus kayıtlarına üç yıl gecikmeyle yazılmasından kaynaklandığı bilgisi karşısında maddi gerçeğin tespiti bakımından suça sürüklenen çocuğun yaşındaki tereddüt açılacak yaş düzeltme davasıyla giderilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kabule göre ise;
1)Sanık ve suça sürüklenen çocuk hakkında mahkemenin 19.03.2014 tarih 2013/949 E-2014/215 K. sayılı hükmünün katılan vekili tarafından da temyiz edilmesi nedeniyle CMUK’nun 326/son maddesi gereğince cezada kazanılmış hak teşkil etmeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,
2)28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasa ile 5607 sayılı Yasanın 3/5. maddesinde yapılan değişiklik öncesi anılan maddede öngörülen hapis cezası üst haddinin 2 yıl olduğu gözetilerek;
Anayasa Mahkemesi’nin 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile yeniden düzenlenen ve 5271 sayılı CMK’nun 251/1. maddesinde hüküm altına alınan basit yargılama usulüne ilişkin aynı Yasanın geçici 5/1-d bendinde yer alan “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmesi, aynı şekilde 16.03.2021 tarihli, 31425 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 14.01.2021 tarih ve 2020/81 E., 2021/4 K. sayılı kararı ile yargılama aşamasında olup, henüz kesinleşmiş hükümle sonuçlanmamış dosyalar yönünden, ceza miktarı üzerinde fail lehine etki doğuracağı, bu nedenle belirli bir tarih itibariyle hükme bağlanmış olan dosyalarda basit yargılama usulünün uygulanmamasının Anayasa’nın 38. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle 7188 sayılı Yasanın 31. maddesiyle eklenen Geçici 5. maddenin (d) bendinde yer alan “…hükme bağlanmış…” ibaresinin iptal edildiği de dikkate alınmak suretiyle, TCK’nun 7. ve CMK’nun 251. maddeleri uyarınca dosyanın “basit yargılama usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
3)Sanık … yönünden yapılan incelemede; 7242 sayılı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği, sanığa soruşturma aşamasında etkin pişmanlık konusunda ihtarat yapılmadığı, bu cihetle kovuşturma aşamasında sanığa yapılan ödeme ihtaratında indirim oranının 1/2 olarak bildirilmesi gerekirken yazılı şekilde 1/3 olarak bildirilerek sanığın yanıltılması ve ödemediğinden bahisle hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmaması,
4)Dairemizce de kabul gören Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.04.2014 tarih ve 2013/7-591 Esas, 2014/171 Karar sayılı kararında ayrıntıları belirtildiği gibi; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işleniş yer ve zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluş ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler birlikte değerlendirilip, suça sürüklenen …’in eylemlerini bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirip gerçekleştirmediği ve hakkında TCK’nun 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarının tartışılarak belirlenmesi bakımından;
İncelemeye konu bu dosyaya ilişkin suç tarihinin 28.11.2013 olduğu, iddianame düzenleme tarihinin ise 19.12.2013 olduğu,
UYAP’ta yapılan kontrolde;
Yargılaması devam ettiği anlaşılan Şırnak Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/81 E. sayılı dosyasında atılı eylem ile ilgili olarak suç tarihinin 13.09.2013, iddianame düzenleme tarihinin ise 06.01.2015 olduğu,
Anılan dosyalarda suça sürüklenen çocuğun eylemlerinin benzer mahiyette olduğu dikkate alınarak, anılan dosyaların incelenip, gerektiğinde birleştirilerek, sanığın bu eylemleri bir suç işleme kararı icrası kapsamında işleyip işlemediği ve hakkında TCK’nun 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı hususu tartışıldıktan sonra bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
5)Suçta kullanılan 34 EL 2016 plaka sayılı aracın kayden maliki …’in beyanına göre aracın haricen suça sürüklenen çocuk …’e ait olduğu, UYAP ortamında yapılan incelemede aynı aracın 22.05.2013 tarihinde de … tarafından sigara kaçakçılığı suçunda kullanılması nedeniyle üzerinde şerh bulunduğu,suça konu kaçak eşyaların, taşıma aracının yüküne göre miktar veya hacim bakımından tamamını veya ağırlıklı bölümünü oluşturması ve kaçak eşyaların değeri ile iadesine karar verilen nakil vasıtasının değeri göz önüne alındığında, TCK’nun 54/3. maddesine göre hakkaniyete de aykırı olmayacağı gözetilerek suça tahsisli olduğu anlaşılan nakil aracının müsaderesi yerine iadesine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanığın ve suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.