Ödeme Karşılığı Verilen Senetlerin Sahte Olması konusunu içeren bu Yargıtay Kararı’nda sizler için bilgilendirici detaylar yer almaktadır. Benzer bir durum ile karşı karşıya kaldığınızda Tokat ilinde bulunan hukuk büromuzdan hemen destek alabilirsiniz.
11. Hukuk Dairesi 2020/4382 E. , 2021/6246 K.
MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11.HUKUK DAİRESİ
VEKİLİ : AV. …
VEKİLİ : AV. …
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 21.03.2018 tarih ve 2012-69/220 sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 05.11.2019 tarih ve 2018-1200/2095 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Antalya 16. İcra Müdürlüğü’nün 2012/2210 esas sayılı dosyasına konu bono bedellerinin ödendiğini, davalının bonoların arkasına bedellerinin ödendiğini yazarak davacıya iade ettiğini, ancak sonradan davacı hakkında takip başlatıldığını, davacıya yaptığı ödeme karşılığı iade edilen senetlerin veya icra takibine konu senetlerin sahte olduğunu, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/79345 soruşturma sayılı dosyası ile yürütülen soruşturma kapsamında takip dayanağı senet asıllarının dosyaya alındığını ileri sürerek, davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takip konusu olan 42.000.-TL bedelli bononun davacıya verdiği 20.000 Euro, 30.000.-TL’lik bononun da davacıya verdiği 15.000 Euro borç karşılığında düzenlenerek davalıya verildiğini, davalının ikiz olarak sahte senet düzenlendiği iddiasının yerinde olmadığını, senetlerin keşide tarihlerinin farklı olduğunu belirterek, davanın reddine ve davalı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, icra takibine konu edilen 13.12.2010 ve 20.09.2010 tanzim tarihli 30/06/2011 keşide tarihli senetler ile davacı tarafından yapılan ödeme nedeniyle iptal edilerek iade edilen 15.01.2011 ve 15.11.2010 tanzim tarihli senetler üzerindeki yazı ve imzaların davacı ve davalıya ait olup olmadığının tespit için Adli Tıp Kurumundan alınan raporda senetlerdeki imzanın basit tersimli olması nedeniyle davacının eli ürünü olup olmadığı yönünden tespit yapılamadığı, senetlerin ön ve arka yüzündeki iptal yazıları hariç yazıların ise davalının eli ürünü olduğunun tespit edildiği, davacının sahtelik iddiasında bulunarak takip konusu senetlerin önceden bedeli ödenen senetler ile ikiz olarak davalı tarafından düzenlendiğini ileri sürdüğü, bu durumda senetlerdeki imzanın davacının eli ürünü olduğunu ispat yükünün davalıya ait olduğu, davalının delil bildirmediği, takip konusu senetler ile aynı bedelli, vade tarihlerini içermeyen ve ödeme nedeniyle davacıya iade edilen senetlerden önceki tarihli olan takip konusu senet bedellerinin tahsil edilmeden iade edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf aşamasında alınan bilirkişi kurul raporu ile takip konusu bonolardaki imzaların davacıya ait olmadığı tespit edildiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak, esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 3.688,72 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 16/11/2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.