Tokat ili ve çevre şehirlerde karşılaşılabilecek hususlar arasında yer alan Silahla Ateş Etme Kamu Davası Yargıtay Kararı detaylarını sizlerle paylaştık. Benzeri hususlarla ilgili destek almak istediğinizde web sitemizde yer alan numaralardan bize ulaşabilirsiniz.
Ceza Genel Kurulu 2018/447 E. , 2021/491 K
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 345-32
Sanık … hakkında korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın TCK’nın 170/1-c, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Çorlu 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 27.10.2014 tarihli ve 148-307 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 11.04.2017 tarih ve 10915-3975 sayı ile;
“…Sanığın kavga sonrasında korkutmak amacıyla silahla ateş etmesi şeklinde gerçekleşen eyleminin TCK’nın 106/2-a maddesinde düzenlenen silahla tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde TCK’nın 170/1-c maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi” isabetsizliğinden CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı itibarıyla sanığın kazanılmış hakkı saklı kalmak kaydıyla bozulmasına karar verilmiştir.
Çorlu 4. Asliye Ceza Mahkemesi ise 25.01.2018 tarih ve 345-32 sayı ile;
“…Yargıtay bozma ilamında sanık hakkında verilen genel güvenliği tehlikeye sokacak şekilde kasten silahla ateş etme suçundan kurulan hükümde ise; sanığın kavga sonrasında korkutmak amacıyla silahla ateş etmesi şeklinde gerçekleşen eyleminin TCK’nın 106/2-a maddesinde düzenlenen silahla tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşüldüğü belirtilmiş ise de, mahkememizin değerlendirmesinde sanığa atfedilen suçun tehdit suçuna vücut vermeyeceği zira, sanığın olay bittikten sonra havaya 2 el ateş etmesi olayının katılanı korumak maksadı ile sanığın yanında çalışan elemanların katılana herhangi bir eylemde bulunmamalarına yönelik olduğu, gerek katılanın ve tanıkların beyanından gerekse sanığın aşamalarda alınan savunmasından anlaşılmaktadır. Sanığın katılana yönelik tehdit kastının bulunmadığı” gerekçesiyle direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.03.2018 tarihli ve 18712 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile dosya, 6763 sayılı Kanun’un 36. maddesiyle değişik CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 25.09.2018 tarih ve 4956-9717 sayı ile; Yerel Mahkeme kararı yerinde görülmediğinden Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme dışı sanık … hakkında kasten yaralama suçundan verilen düşme kararı temyiz edilmeksizin, sanık … hakkında 6136 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan verilen mahkûmiyet kararı ise Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanık … hakkında korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçundan verilen mahkûmiyet kararı ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık …’ün eyleminin hukuki niteliğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Kolluk tarafından düzenlenen olay tutanağına göre; 09.02.2014 tarihinde saat 00.30 sıralarında haber merkezince Çorlu Ağır Ceza Mahkemesi arka tarafında bulunan … İnternet isimli iş yeri önünde kavga olayının olduğunun, kavgaya karışan bir şahsın belinde silah bulunduğunun, bu şahsın … plaka sayılı otoya binerek Hamam Sokak istikametine doğru geri geri gittiğinin bildirilmesi üzerine yapılan araştırmada … Birahanesi işletmecisi olan sanık …’e ait olduğu bilinen bahse konu aracın… Mahallesi, Doktor Hakkı Görenli Sokak üzerinde bulunan Bilgin Pasajı arka kısmında park hâlinde ve kapıları kilitli vaziyette görüldüğü, sokak üzerinde yapılan kontrolde 9 mm çapında 2 adet kovan bulunduğu, Bilgin Pasajının arka girişinde faaliyet gösteren … Birahanesine gidilerek sanık … ile yapılan görüşme sonrasında sanığın olayda kullandığı ruhsatsız 9 mm çapında bir adet tabanca ile bu tabancaya ait bir adet şarjörü ve güvenlik kamera görüntülerini teslim ettiği, konuyla ilgili mağdur …’in … Birahanesi çıkışında elinde bıçak ile görüldüğünün birahane çalışanları tarafından ifade edilmesi nedeniyle kaçtığı esnada elinde bulunduğu iddia edilen bıçağı attığı veya düşürdüğü düşünülerek yapılan araştırmada söz konusu bıçağın bulunamadığı, mağdurun elinde bulunduğu iddia edilen bıçağı attığı veya düşürdüğü yer ile ilgili olarak da herhangi bir güvenlik kamera kaydına rastlanılmadığı,
Çorlu Devlet Hastanesince düzenlenen 09.02.2014 tarihli raporda; mağdurun yapılan muayenesinde dudağında hemoraji oluştuğu, 100 promil alkollü olduğu ve yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği bilgilerine yer verildiği,
Kolluk tarafından düzenlenen olay yeri inceleme raporuna göre; 09.02.2014 tarihinde saat 00.45 sıralarında olayın gerçekleştiği belirtilen … ili, Çorlu ilçesi, Cemaliye Mahallesi, … Sokak, Bilgin Pasajı önüne intikal edildiği, olay yerinde bulunan 6047 kod nolu ekip görevlileri ile yapılan görüşmede; kendilerinin çevrede yaptıkları araştırmada vatandaşlardan, bir şahsın 2-3 el havaya ateş ettiğini öğrendiklerini bildirmeleri üzerine yapılan incelemede, sokak üzerinde park hâlinde araçların bulunduğu, bahse konu araçlarda herhangi bir zararın bulunmaması nedeniyle araçlar kaldırıldıktan sonra yapılan incelemede; Bilgin Pasajının Dr Hakkı Görenli Sokak’a (Hamam Sokak) bakan cephesindeki giriş kapısının sağ köşesine 518 cm mesafede asfalt zemin üzerinde tapa dip kısmında “S&B 9×19 11” yazısı bulunan 1 adet kovanın (Bulgu no:1), aynı sokakta asfalt zemin üzerinde 1 nolu bulguya 290 cm, Dr Hakkı Görenli Sokak (Hamam Sokak) ile Dere İçi Sokak’ın kesiştiği köşedeki duvara 515 cm mesafede tapa dip kısmında “MKE 9P 13” yazısı bulunan 1 adet kovanın (Bulgu No: 2) bulunduğu, ayrıca sanık … ile inceleme dışı sanık …’in el svaplarının alındığı,
… Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 16.02.2014 tarihli uzmanlık raporuna göre; inceleme için gönderilen numarasız 9 mm çaplı Parabellum tipi fişek atar yerli el yapısı yarı otomatik tabancanın 6136 sayılı Kanun’a göre yasak niteliğini haiz ateşli silahlardan olduğu, olay yerinden elde edilen iki adet kovanın inceleme konusu tabanca ile atılmış oldukları, 21.02.2014 tarihli uzmanlık raporunda ise; inceleme dışı sanık …’in sol el iç ve sol el dış svap numuneleri üzerinde atış artıkları tespit edildiği, sağ el iç ve sağ el dış svap numeneleri üzerinde ise atış artıklarına rastlanılmadığı, sanık …’ün el svap numuneleri ile mukayese flaster bant numunesi üzerinde de atış artıklarına rastlanılmadığı,
Açık kaynaklar üzerinde yapılan araştırmada; Cemaliye Mahallesi, Balık Pazarı Caddesi, … İnternet House isimli iş yerinin önünde mağdurun baygın olarak yattığı yer ile sanığın ateş ettiği yer arasındaki mesafenin kuş uçuşu yaklaşık 120 m olduğu,
Ceza Genel Kurulu tarafından müzakere sırasında izlenen kamera görüntülerine göre; … Büfe isimli iş yeri güvenlik kamerası görüntülerinde 00.33.24’te dosya kapsamından mağdur … olduğu anlaşılan kişinin inceleme dışı sanık … tarafından kovalandığı, bu kişilerin peşlerinden koşan 5 kişinin de onları takip ettikleri, 00.35.16’da sanık …’ün gri renkli bir araçla … Büfe isimli iş yerinin önüne geldiği, bu aşamadan sonra olay yerini başka bir açıdan gören MOBESE görüntülerinde ise aracından inen sanığın … İnternet House isimli iş yerinin önünde yerde baygın vaziyette yatmakta olan mağdurun yanına gitmeye çalıştığı ancak olay yerinde bulunan kişilerin buna izin vermedikleri, çıkan arbede sırasında sanığın süveterinin sıyrılması nedeniyle belinin arka kısmında, pantolonuna sıkıştırılmış vaziyette bulunan tabancasının göründüğü, bunun üzerine sanığın süveterini üzerine çekmek suretiyle tabancısını gizlemeye çalıştığı, ardından çevredeki kişilerce sanığın aracına bindirildiği, sanığın bu kez aracını mağdurun bulunduğu yöne doğru sürmek istediği ancak aracın önüne geçen kişilerin buna engel oldukları, daha sonra aracından sinirli bir şekilde inen sanığın eli ile mağduru işaret ederek bir şeyler söylediği, çevresindeki kişilerce tekrar aracına bindirilen ve olay yerinden ayrılması için el işareti ile yönlendirilen sanığın aracı ile geri geri gitmek suretiyle olay yerinden ayrıldığı, ardından da inceleme dışı sanık …’in yanında bulunan bir kişi ile birlikte, sanığın gittiği istikamete doğru yürüyerek olay yerinden uzaklaştığı, sanığın ayrılmasından yaklaşık iki dakika sonra da polis ekiplerinin olay yerine geldiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur … kollukta; sanık …’ü bıçakla yaralamış olması nedeniyle sanık ile aralarında daha öncesine dayanan bir husumet bulunduğunu,
08.02.2014 tarihinde saat 22.30 sıralarında amcası tarafından işletilen … Birahanesi isimli iş yerine gidip alkol aldıktan sonra dışarı çıktığında aynı pasaj içinde … Birahanesi isimli iş yeri olan sanık ile karşılaştığını, sanığın kendisini pasajın dışına çıkartmak istediğini, arkasına baktığında sanığın yanında çalışan isimlerini bilmediği kişilerin geldiklerini görmesi üzerine cebinde bulunan çakıyı eline alıp kaçmaya başladığını, bu sırada arkasından büyük bir bıçak fırlatıldığını ancak kendisine isabet etmediğini, … İnternet Kafe isimli iş yerinin önüne geldiğinde tanık … tarafından yakalandığını, bu sırada yanına sanık … ile birlikte iki şahsın daha geldiğini, kendisine yumruk ve tekme ile vurmaya başladıklarını, yere düştüğünü, yerde bulunduğu sırada başına darbe alması nedeniyle bayıldığını, daha sonra meydana gelen olayları ise hatırlamadığını, olay sırasında kimsede silah veya bıçak görmediğini, kendisine ait olan bıçağı olay yerinde düşürdüğünü, olay anında sanığa küfür etmediğini, olay nedeniyle sanık … ile birlikte kendisini darbeden şahıslardan şikâyetçi olduğunu,
Mahkemede; olayla ilgili şikâyetinden vazgeçtiğini, sanık …’ün havaya ateş ettiğini görmediğini, olay sırasında bayıldığı için silah sesi de duymadığını,
İnceleme dışı sanık … kollukta; sanık …’ün dayısının oğlu olduğunu, yardım etmek amacıyla arada bir sanığın iş yerine gittiğini, 09.02.2014 tarihinde sanığın iş yerinde bulunduğu sırada çalışanlardan birkaçının “Dışarıda … ağabeyi bıçaklıyorlar.” şeklinde bağırmaları üzerine hemen sokağa doğru koştuğunu, mağdur …’in elinde bıçak olduğunu gördüğünü, ardından mağdurun koşarak kaçmaya başladığını, kendisinin de tanık … ile birlikte arkasından koştuğunu, 100 m kadar koştuktan sonra mağdurun önlerinde yere düştüğünü, bunun üzerine yumruğu ile bir kez mağdura vurduğunu, olay sırasında silah görmediğini, silah sesi de duymadığını,
Mahkemede; olay sırasında sanık …’ün havaya ateş edip etmediğini görmediğini, sanığın silahını eline almadığını, elinde neden atış artığı çıktığını bilmediğini ancak ateş ettikten sonra sanığın elinden tutmuş olabileceğini, kendisine gösterilen fotoğraflarda belinde silah bulunan kişinin sanık … olduğunu,
Tanık … kollukta; sanık …’ün patronu olduğunu, … Birahanesi isimli iş yerinde yaklaşık altı aydır çalıştığını, 09.02.2014 tarihinde iş yerinde bulunduğu sırada çalışanlardan birkaçının “Dışarıda Gazi ağabeyi bıçaklıyorlar.” şeklinde bağırmaları üzerine hemen sokağa doğru koştuğunu, mağdur …’in elinde bıçak olduğunu gördüğünü, ardından mağdurun koşarak kaçmaya başladığını, kendisinin de inceleme dışı sanık … ile birlikte arkasından koştuğunu, 100 m kadar koştuktan sonra mağdurun önlerinde yere düştüğünü, bunun üzerine inceleme dışı sanık …’in yumruğu ile bir kez mağdura vurduğunu, kendisinin araya girip ayırmaya çalıştığını, mağdura hiç vurmadığını, kısa bir süre sonra olay yerine polislerin geldiğini, mağduru yakalayıp geri iş yerine döndükleri sırada bir el silah sesi duyduğunu ancak herhangi birinde silah görmediğini,
Mahkemede; silah sesi duyduğunu ancak kimin ateş ettiğini görmediğini, silah sesi duyduğunda inceleme dışı sanık …’in yanında bulunduğunu, dolayısıyla inceleme dışı sanık …’in ateş etmediğini,
İfade etmişlerdir.
Sanık … kollukta; … Birahanesi isimli iş yerini işlettiğini, mağdur …’in daha önceki bir tarihte kendisini bıçakla yaralaması nedeniyle aralarında husumet bulunduğunu, 09.02.2014 tarihinde saat 00.00 sıralarında iş yerinden çıkıp diğer dükkânına gitmek üzere Bilgin Pasajında yürürken mağdurun karşısına çıktığını, görünüşünden uyuşturucu kullanmış olduğunu düşündüğünü, mağdurun kendisine bıçak çekip küfür etmeye başladığını, kendisinin de mağduru sakinleştirmeye çalıştığını, birlikte pasajdan sokağa doğru yürüdükleri sırada yanında çalışan tanık … ile inceleme dışı sanık …’in kendilerini görüp yanlarına doğru geldiklerini, bunun üzerine mağdurun koşarak kaçmaya başladığını, tanık … ile inceleme dışı sanık …’in de arkasından koşup gittiklerini, kendisinin gitmediğini, çalışanlarının yaklaşık 10 dakika sonra geri geldiklerini, olay nedeniyle sinirlendiği için daha sonra üzerinde bulunan ruhsatsız tabancası ile havaya iki el ateş ettiğini, mağdura silah göstermediğini veya silahı ile kendisini darbetmediğini,
15.10.2014 tarihinde Mahkemede; olay tarihinde… Mahallesi, Abidin Efendi Sokak üzerinde havaya iki el ateş ettiğini, ateş ettiği yerin etrafında dükkânlar bulunduğunu, elinde neden ateş artığı çıkmadığını bilmediğini, olaydan sonra tabancasını inceleme dışı sanık …’e tutması için vermiş olabileceğini,
Savunmuştur.
Tehdit suçu TCK’nın “Kişilere Karşı Suçlar” kısmının “Hürriyete Karşı Suçlar” bölümünde yer alan 106. maddesinde;
“(1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Tehdidin;
a) Silahla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğü’ne göre “gözdağı verme” anlamına gelen tehdit, bir kimsenin bir zarara veya kötülüğe uğratılacağının bildirilmesidir. Bu bildirimin sözlü olması mümkün olduğu gibi başka yollarla ve bu bağlamda davranışlar yoluyla da yapılması mümkündür. TCK’nın 106. maddesinde yer alan “bahisle” kelimesi ile yalnızca sözlü anlatımlar değil, fiili davranışlar da kastedilmektedir. Nitekim kanun koyucu maddenin 2. fıkrasının (b) bendinde tehdidin mektupla veya özel işaretlerle işlenmesini suçun nitelikli hâlleri arasında kabul etmiş ve basit şekline göre daha ağır bir ceza ile cezalandırılmasını öngörmüştür. Bu nedenle tehdit suçu, söz, yazı, resim, şekil veya işaret ile de işlenebilecek bir suç olup önemli olan gerçekleştirileceği belirtilen haksızlığın mağdurun bilgisine ulaştırılmasıdır (M. Emin Artuk, Ahmet Gökcen, A. Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 14. Baskı, Adalet Yayınevi, … 2014, s. 271.). Bundan kasıt mağdurun herhangi bir yolla tehditten haberdar olmasını sağlamaktır. Mağdurun haberi olmadan onun arkasından söylenen sözler, yazılar, işaretler tehdit suçunu oluşturmayacaktır. Bu nedenle fail tehdit eylemini ya mağdurun yüzüne karşı ya da mağdura ulaştırılması gayesiyle gerçekleştirmelidir. Ancak failin korkutucu içerikli beyanının mağdura iletilmesi failin tamamen iradesi dışında gerçekleşmişse o zaman tehdit suçu söz konusu olmayacak diğer bir ifade ile failin iletme kastı bulunmayan sözlerin başkaları tarafından mağdura iletilmesi hâlinde tehdit suçu oluşmayacaktır (Osman Yaşar, Hasan Tahsin Gökcan, Mustafa Artuç, Türk Ceza Kanunu, 1. Baskı, …, 2010, 3. Cilt, s. 3495; Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem, R. Murat Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Seçkin Yayınevi, 15. Baskı, … 2017, s. 458-459.).
Tehdit suçuna konu saldırının kişinin veya başkasının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına, belirli bir ağırlıkta olmak kaydıyla malvarlığına ya da bunlar dışındaki sair bir kötülüğe yönelik olması gereklidir. Tehdidin, mağdurun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe meydana getirmeye objektif olarak elverişli olması yeterlidir. Bunun sonucu olarak suçun oluşabilmesi için mağdurun iç huzurunun bozulup bozulmadığının veya mağdurun bundan korkup korkmadığının ayrıca araştırılmasına gerek yoktur. Önemli olan failin tehdidi oluşturan fiili “korkutmak amacıyla” yapmış olmasıdır (Majno, Ceza Kanunu Şerhi, Türk ve İtalyan Ceza Kanunları, …, 1978, C. II, s. 127; Abdullah Pulat Gözübüyük, Türk Ceza Kanunu Şerhi, Kazancı Hukuk Yayınları, 5. Baskı, C. II, s. 517 ve 873.).
Tehdit suçuyla korunan hukuki yarar, TCK’nın 106. maddesinin gerekçesinde; “Tehdidin koruduğu hukukî değer, kişilerin huzur ve sükûnudur; böylece kişilerde bir güvensizlik duygusunun meydana gelmesi engellenmektedir. Bu nedenle, söz konusu madde ile insanın kendisine özgü sulh ve sükûnuna karşı işlenen saldırılar cezalandırılmış olmaktadır. Fakat tehdidin bu maddeyle korumak istediği esas değer, kişinin karar verme ve hareket etme hürriyetidir.” şeklinde açıklanmıştır.
Tehdit suçunun mağduru, iç huzuru ve sükunu, irade oluşturma ve iradi hareket hürriyeti ihlal edilen kişidir (İlhan Üzülmez, Yeni Türk Ceza Kanununun Hürriyete Karşı İşlenen Suçlar Sistemi Çerçevesinde Tehdit, Şantaj ve Cebir Kullanma Suçları, Turhan Kitabevi, …, 2007, s. 97.). Tehdit suçunun mağduru herkes olabilir. Ancak tehdit suçunun oluşabilmesi için mağdurun belirli bir kişi ya da kişiler olması gerekir. Muhatabı belli olmayan tehdit eylemleri diğer şartların da varlığı hâlinde TCK’nın 170. maddesi kapsamında “genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması” ya da 213. maddesi kapsamında “halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit” olarak değerlendirilebilecektir.
TCK’nın 106. maddesinin uyuşmazlıkla ilgili ikinci fıkrasının (a) bendinde, suçun silahla işlenmesi nitelikli hâl olarak yaptırıma bağlanmıştır. Tehdidin silahla işlenmesi mağdur üzerindeki korkunun etkisini artırması, eylemin icrasını kolaylaştırması, tehdidin ciddiliğini göstermesi ve faile cesaret vermesi nedenlerinden dolayı kanun koyucu tarafından nitelikli hâl olarak kabul edilmiştir. Suçun silahla işlendiğinin kabulü için failin silahlı olması yeterli olmayıp, tehdidin gerçekleştirilmesi sırasında silahın kullanılmış olması, silahın korkutucu gücünden bir şekilde faydalanılmış olması gerekmektedir. Bu durum, failin eline silah alıp mağdura doğru doğrultması şeklinde olabileceği gibi, failin belindeki silahı göstermesi şeklinde de olabilir.
Öte yandan TCK’nın 170. maddesinde genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu;
“(1) Kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda;
a) Yangın çıkaran,
b) Bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olan,
c) Silâhla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan,
Kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Madde metninde, genel güvenliği kasten tehlikeye sokan fiiller, suç olarak tanımlanmıştır. Maddenin birinci fıkrasında, bu suçu oluşturan seçimlik hareketler, yangın çıkarmak; bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olmak; silâhla ateş etmek veya izinsiz patlayıcı madde kullanmak olarak sayılmış olup suç, somut tehlike suçu olarak düzenlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında ise, bir soyut tehlike suçu tanımına yer verilmiştir. Bu hükümde, yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine neden olmak, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Buna göre bu fıkrada düzenlenen suçun oluşabilmesi için somut bir tehlikenin meydana gelmesi gerekmemektedir.
TCK’nın 170/1. maddesinde düzenlenen genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu, belli bir kişiye yönelik olmayıp belirsiz sayıdaki kişilerin hayatı, sağlığı veya mal varlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda işlenen kasıtlı bir suçtur. Buna göre, belli bir amaç ve hedef gözetildiği takdirde bu maddede düzenlenen suç oluşmayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık …’ün … ili, Çorlu ilçesi,… Mahallesi, … Sokak üzerinde bulunan Bilgin Pasajı içinde faaliyet gösteren … Birahanesi isimli iş yerinin işletmeciliğini yaptığı, mağdur …’in daha önceki bir tarihte sanığı bıçakla yaralaması nedeniyle taraflar arasında husumet bulunduğu, 09.02.2014 tarihinde saat 00.30 sıralarında sanığın … Birahanesi isimli iş yerinden çıkıp diğer dükkânına gitmek üzere Bilgin Pasajı içinde yürüdüğü sırada mağdur … ile karşılaştığı, çıkan tartışma sırasında mağdurun, sanığın çalışanı olan ve yanlarına doğru gelen tanık … ile inceleme dışı sanık …’i görmesi üzerine korkup kaçmaya başladığı, inceleme dışı sanık … tarafından yaklaşık 120 m kovalanan mağdurun… Mahallesi, Balık Pazarı Caddesi üzerinde bulunan … İnternet House isimli iş yeri önünde yakalandığı, ardından inceleme dışı sanık …’in mağduru darbetmeye başladığı, bu sırada mağdurun başına aldığı darbenin etkisi ile bayıldığı, bu olaydan kısa bir süre sonra sanık …’ün sürücülüğünü yaptığı… plaka sayılı araç ile aynı Cadde üzerinde bulunan … Büfe isimli iş yerinin önüne geldiği, aracından inen sanığın yerde baygın vaziyette yatmakta olan mağdurun yanına gitmek istediği ancak olay yerinde bulunan kişilerce araya girilerek buna izin verilmediği, çıkan arbede sırasında sanığın süveterinin sıyrılması nedeniyle belinin arka kısmında, pantolonuna sıkıştırılmış vaziyette bulunan tabancasının göründüğü, bunun üzerine sanığın süveterini üzerine çekmek suretiyle tabancısını gizlemeye çalıştığı, ardından çevredeki kişilerce aracına bindirilen sanığın bu kez aracını mağdurun bulunduğu yöne doğru sürmek istediği ancak aracın önüne geçen kişilerce buna engel olunduğu, daha sonra sinirli bir şekilde tekrar aracından inen sanığın eli ile mağduru işaret ederek bir şeyler söylediği, çevresindeki kişilerce tekrar aracına bindirilen ve olay yerinden ayrılması için el işareti ile yönlendirilen sanığın aracı ile geri geri gitmek suretiyle olay yerinden ayrıldığı, akabinde de inceleme dışı sanık …’in yanında bulunan bir kişi ile birlikte, sanığın gittiği istikamete doğru yürüyerek olay yerinden uzaklaştığı, daha sonra sanığın işletmeciliğini yaptığı … Birahanesi isimli iş yerinin önüne giderek Dere İçi Sokak ile … Sokak’ın kesiştiği yol üzerinde ruhsatsız tabancası ile havaya iki el ateş ettiği anlaşılan olayda; tehdit suçunda failin tehdit eylemini ya mağdurun yüzüne karşı ya da mağdura ulaştırılması gayesiyle gerçekleştirmesi gerektiği, failin korkutucu içerikli eyleminin mağdura iletilmesi failin tamamen iradesi dışında gerçekleşmişse tehdit suçunun söz konusu olmayacağı diğer bir ifade ile failin iletme kastı bulunmayan eylemlerinin başkaları tarafından mağdura iletilmesi hâlinde tehdit suçunun oluşmayacağı cihetle inceleme dışı sanık … tarafından darbedilmesi olayı sonrasında yerde baygın vaziyette yatmakta olan mağdurun bulunduğu yerden ayrılıp yaklaşık 120 m uzaklıktaki iş yerinin önüne giderek husumetli olduğu mağdurla aralarında çıkan tartışmanın etkisi ile herhangi bir söz söylemeden ruhsatsız tabancası ile havaya iki el ateş eden sanığın, bu eylemden mağdurun karakolda alınan ifadesi sırasında haberdar olması da dikkate alındığında iletme kastı ile hareket etmediği, bu anlamda tehdit suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı anlaşılmakta ise de kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda ruhsatsız tabancası ile iş yerinin önünde havaya iki el ateş eden sanığın eyleminin TCK’nın 170. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde düzenlenen genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunu oluşturacağı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararı isabetli olup dosyanın uygulamanın denetlenmesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurul Üyesi; sanığın eyleminin TCK’nın 106. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde düzenlenen silahla tehdit suçunu oluşturacağı düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Çorlu 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.01.2018 tarihli ve 345-32 sayılı, sanığın eyleminin TCK’nın 170. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde düzenlenen genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunu oluşturacağına ilişkin direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Dosyanın, uygulamanın denetlenmesi için Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 21.10.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.