Belgede Sahtecilik ve Açığa İmza Yargıtay Kararı kurumsal web sitemizde siz değerli müşterilerimiz ile paylaşılmış ve en iyi bilgileri alabilmeniz için Gülsün Hukuk Avukatları sizlere ulaşmıştır.Benzer bir husus ile karşı karşıya kaldığınızda uzman avukatlarımızdan hemen destek alabileceğiniz numaralar sitemizde bulunmaktadır.
11. Ceza Dairesi 2019/8710 E. , 2021/9346 K.
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
Suç tarihinin, suça konu senedin sanık tarafında icraya verildiği “07.12.2009” tarihli olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
1) Katılanın sanığa ait işyerinde bir süre çalıştığı, daha sonra maaşını alamadığı için işten ayrıldığı, katılanın sanığın halasına ait evde kiracı olarak oturduğu, kira sözleşmesinin sanık vasıtasıyla yapıldığı, her iki hukuki ilişkide de sanığın katılandan boş senet aldığı, daha sonra katılan bu senedi istediğinde sanığın yırtıp attığını söyleyerek geri vermediği, daha sonra aralarında geçen bazı olaylar sebebiyle sanığın boş senedi 30.06.2007 tanzim, 15.06.2008 ödeme tarihli ve 75.000 TL bedelli olacak şekilde doldurarak 07.12.2009 tarihinde icraya verilmesi şeklinde gerçekleşen eylemin 5237 sayılı TCK´nin 209/1. maddesi kapsamındaki açığa imzanın kötüye kullanılması suçunu oluşturduğu ancak 24/03/1989 tarih, 1988/1-1989/2 sayılı Yargıtay içtihadı birleştirme kararında ayrıntıları belirtildiği üzere boş senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunun yazılı delille ispatının zorunlu olduğu, tüm dosya kapsamına göre katılan tarafından sunulan bir yazılı delil bulunmadığı gibi yazılı delil başlangıcı kabul edilebilecek bir delilin de sunulmaması karşısında; sanığın üzerine atılı suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı anlaşılmakla, beraatine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine hükmedilmesi yasaya aykırı,
2) Kabule göre de;
a) Suça konu senedin dosyada delil olarak saklanması yerine müsaderesine karar verilmesi,
b) Kasten işlenmiş suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olan ve kazanılmış hakka konu edilmeyen 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafisi ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK´nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 27.10.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.