Kayıp Olan Çekler ve Çek İptali Davası Emsal Karar detaylarına Tokat’taki Gülsün Hukuk Bürosu web sitesinden hemen erişebilirsiniz.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO:2021/2161
KARAR NO:2025/828
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ:14.04.2021
NUMARASI:2019/653 Esas – 2021/264 Karar
DAVA:Alacak (Bankacılık işleminden kaynaklı)

Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından keşidecisi … Itd. Şti olan, … Bankasının 23.11.2017 keşide tarihli, … seri numaralı 50.000 Lira bedelli ve 21,12.2017 keşide tarihli …seri numaralı 50.000 Lira bedelli iki adet çekin tahsili amacıyla takas için davalı bankaya teslim edildiğini, bu çekleri davalı Banka tarafından kaybedildiğini, davalı Bankanın 28.11.2017 ve 21.12.2017 tarihli yazıları ile taraflarına bu çekleri kaybettikleri ve çeklerin iptali için dava açtığını bildirdiklerini, taraflarınca çek bedellerinin tahsilini sağlamak amacıyla çek keşidecisini karşılıksız çek keşide etme suçundan dolayı cezalandırılmasını temin amacıyla her iki çek için ayrı ayrı İstanbul İcra Ceza Mahkemelerine şikayetlerde bulunulduğunu, yapılan yargılama neticesinde her iki mahkemede özet olarak çek asıllarının mevcut olmaması nedeni ile çek arkasına karşılıksız ibaresinin olmaması, bu durumun bankanın iç işleyişi ile ilgili olduğu gerekçesiyle sanık hakkında beraat kararı verdiğini, karara yapılan istinaf başvurusu neticesinde istinaf daire başkanlığının çekin ibrazında muhatap banka tarafından karşılıksız olduğuna yönelik işlem yapılmayışına göre atılı suçun unsurlarının oluşmadığı denilerek istinaf başvurusunun da esastan reddedildiğini, çekin en önemli özelliğinin karşılıksız çek keşide etme suçundan dolayı çek bedeli kadar adli para cezasına hükmedilmesi, bu bedelin ödenmemesi halinde hapse dönüşmesi olduğunu, yani karşılıksız çek keşide edene verilen adli para cezasının hapse dönüşmemesini temin için sonunda çek bedelini ödemek zorunda olduğunu, bu durumun çeke tahsil kabiliyet sağlayan ve çeki diğer kambiyo senetlerin ayıran ve çeke değer kazandıran en önemli özellik olduğunu, çek keşideci aleyhine ellerinde çek asılları mevcut olmadığından ilamsız icra takibi başlatıldığını, dava dilekçesinde ayrıntılarıyla bahsedilen nedenlerden fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000 liranın çeklerin keşide tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davaya konu çeklerin davacı şirket tarafından müvekkili Bankaya tahsil amacıyla teslim edilmiş olup, takastan ibraz edilmiş ve çeklerin karşılıksız olarak işlem gördüğünü, akabinde müvekkil Banka çeklerin kaybolması nedeniyle üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirerek bahse konu çeklerin iptali talebiyle İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1068 E. sayılı dosyası ve İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/2 E. ile sayılı dosyaları ile çek iptal davaları açtığını, söz konusu davaların neticesinde çeklerin iptaline karar verilmiş olup, kararların kesinleştiğini,huzurdaki davanın erken açılmış bir dava olduğunu, davacının çek bedellerini müvekkil bankadan talep hakkı bulunmadığını, davacının bir zararı olabileceğini kabul etmemekle birlikte, herhangi bir kesinleşmiş zararı doğmadığı için bu davayı açmasının da mümkün olmadığını, bir zararı olsa dahi müvekkil banka tarafından ödeneceği anlamına gelmemekle birlikte, davacının icra takipleri devam etmekte olup aciz vesikası dahi bulunmadığını, davacının tahsilat süreci devam ederken ve tahsilata ilişkin tüm yolları tüketmemişken iş bu davayı açmasının kabul edilemez olduğunu, zira çeklerin kaybolmasının davalının alacağını ortadan kaldırmamakta olduğunu, dava konusu çeklerin zaten karşılıksız işlemi gördüğünü davacının aksi yönde tüm iddiaları ispata muhtaç olduğunu,husumeti ve iddiaları kabul anlamına gelmemek kaydı ile, çek sadece bir ödeme aracı olup çeke konu alacağın başka hukuki yollar ile de tahsili mümkün olduğunu, davacının faiz talebi de haksız ve hukuka aykırı olduğunu, cevap dilekçesinde ayrıntarıyla açıklanan nedenlerle, erken açılan davanın öncelikle bu nedenle reddine, haksız ve hukuka aykırı davanın esastan da reddine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiş olduğu görülmüştür.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;”…Davacı şirket tarafından tazminat iddiasının dayanağı olarak çeklerin zayi olması nedeniyle karşılıksız işlemi yapılamadığı, çek keşidecisinin karşılıksız çek düzenlenmesine ilişkin cezai yaptırımdan kurtulmasıyla, çek bedellerinin tahsil edilememesi nedeniyle davalı bankanın çek bedellerinden sorumlu olduğudur. Çek ile yapılan işlemlerde en önemli güvencelerden biri, çekin keşide tarihinde ibraz edildiğinde, çek hesabında çek bedeli kadar paranın bulunmaması halinde, karşılıksızdır işlemi yapılması ve 5941 sayılı kanun uyarınca karşılıksız çek keşide etme suçunun bir cezai müeyyideye tabi tutularak, çekin tahsilinin sağlanmasıdır. Bu nedenle, davacının çeklerin karşılıksız işlemi görmeyerek, çek keşidecisinin çek bedelini ödemeye zorlama imkanından mahrum kalması ile davalı bankanın çekin zayi edilmesi eylemleri arasında illiyet bağının bulunduğu açıktır.Çek bedelleri yönünden asıl sorumlu dava dışı çek keşidecisi şirkettir.Davacı şirketin zararının, ancak davalı yönüyle kredi alacağının kredi borçlusundan tahsil olanağının kalmaması halinde doğduğunun kabulü gerekecektir. Bu durumda, davacı tarafından çek bedellerinin tahsili için dava dışı çeklerin keşidecisine başlatmış olduğu icra takiplerine bakılması gerekmiş, kayıtları celp edilen icra takip dosyaları incelendiğinde, takip dosyalarının derdest olduğu, çeşitli haciz işlemlerinin yapıldığı, herhangi aciz belgesinin alınmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, davacı çek lehtarının dava tarihi itibariyle alacağın asıl sorumlusu olan keşideci şirketten alacağını tahsil etme imkanı devam ettiği, zararının doğmadığı, davalı bankanın zayi olan çeklerin iptali için dava açmak suretiyle üzerine düşün yükümlülüğü de yerine getirdiği, zayi olan çeklerin dava dışı … Bankasına ait olduğu ve çek yaprağı bedellerinden de davalı bankanın sorumlu olmadığı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Mahkemenin çekleri kaybeden davalı bankanın kusurunu açıkça kabul ettiğini, ancak davanın reddine gerekçe olarak icra dosyalarında aciz belgesi alınmadığından alacağı tahsil etme imkanı olduğundan bahisle dava reddedildiğini, bu gerekçenin yasaya ayırı olduğunu, çünkü icra dosyasında gayrimenkul haczi, araç haczi, banka mevduatlarına haciz talep edildiğini, borçlunun adına kayıtlı gayrimenkul, araç ve bankalarda hiçbir parası olmaması nedeniyle sonuçsuz kaldığını, ayrıca borçlunun adresine menkul haczi için gidildiğinde borçlu firmanın haciz tarihinden önce adresten taşındığını, adreste kimsenin bulunmadığı bu nedenle haciz yapılamadığı haciz tutanağında belirtildiğini, ancak bu gün bile borçlu şirketin güncel Mersis adresinin hala aynı adres olduğunu, borçlunun adına kayıtlı hiçbir menkul ve gayrimenkul mal varlığı olmadığı icra dosyası ile sabit olduğunu ve güncel Mersis adresinin haciz yapılan adres olmasına rağmen bu adresten ayrıldığı da zabıt altına alındığını ve menkul haczinin karşılıksız kaldığını, bu halde tutulan haciz zaptı yasa gereği aciz belgesi niteliği taşıdığı gözetilmeden davanın reddine dair karar açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davalının kusurlu eylemiyle çekleri kaybetmesi nedeniyle çek asılları ilgili bankaya teslim edilemediği için ilgili iş bankası sorumluluk bedeli olan güvence bedellerinin ödendiğini,Mahkemenin, davalı tarafında kaybedildiği sabit olan çeklerin dava dışı başka bir bankanın çeki olması nedeniyle bu çeklerin güvence bedellerinden davalı bankanın sorumlu tutulamayacağı gerekçesi ile bu talebi de reddettiğini, mahkemenin ret gerekçesinin hiç bir şekilde anlaşılmaş ve kabul edilemez bir gerekçe olduğunu, çünkü basiretli bir tacir olan davalı banka kendisine teslim edilen çekleri kaybetmeyip karşılıksız işlemini yaptıktan sonra davacıya teslim etse idi davacının bu çek yapraklarını dava dışı … Bankasına teslim ederek çek güvence bedellerini tahsil edeceğinin tartışmasız olduğunu,Çek güvence bedellerinin tahsil edilememe nedeni davalının haksız fiili olup sübuta erdiğini, mahkemenin yasaya ve özellikle mantığa aykırı ret gerekçeleri anlaşılmaz bir durum olup kabul edilemez olduğunu,Çekin en önemli özelliğinin karşılıksız çek keşide etme suçundan dolayı çek bedeli kadar adli para cezasına hükmedilmesi, bu bedelin alacaklıya ödenmemesi halinde hapse dönüşmesi olduğunu, karşılıksız çek keşide eden adli para cezasının hapse dönüşmemesi için çek bedelini alacaklısına ödemek zorunda olduğunu, bu çeke tahsil kabiliyet sağlayan ve çeki diğer kambiyo senetlerin ayıran ve çeke değer kazandıran en önemli özellik olduğunu,Davalının çeklerin kaybedilmesi yani bu haksız fiili sonucu çeklere karşılıksız işlemi yapılmadığından, karşılıksız çek keşidecisi cezai yaptırımdan kurtulmuş, bunun sonucunda davacının alacağına kavuşma imkanı kalmadığını, davalı bankanın kusurlu eylemi neticesi davacının zarara uğradığı subüt bulmuş iken davanın reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,Sunulan nedenle basiretli tacir olan davalının bankacılık disipliniyle bağdaşmayan kusurlu eylemi zarara uğramalarına sebebiyet verdiği sübuta erdiğini ve davalının sübut bulan kusurlu eylemi neticesi çek bedellerini, çek tazminatlarını, bankaların ödemekle yükümlü olduğu güvence bedelleri ve diğer yasal hak ve alacaklarımız tahsil edilmediğinin sabit olduğunu,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, tahsil için bankaya teslim edilen çeklerin kaybolması nedeniyle davacının uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava konusu olup keşidecisi … Itd. Şti olan, … Bankasının 23.11.2017 keşide tarihli, … seri numaralı 50.000 TL bedelli ve 21.12.2017 keşide tarihli …seri numaralı 50.000 TL bedelli iki adet çekin tahsil amacıyla davacı şirketçe 02.06.2017 tarihli çek tevdi bordrosu ile davalı bankaya teslim edildiği anlaşılmaktadır. Çeklerin kaybolması üzerine bankaca davacıya bu yönde ve çekler ile ilgili olarak çek zayi davası açıldığı yönünde bildirimde bulunulmuştur. Çeklerin keşide tarihinde hesapta yeterli miktarda para bulunmadığı bankanın sunduğu kayıtlara ilişkin cevabi yazısından anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, davacının davalı banka nezdinde iken kaybedilen çekler nedeniyle banka aleyhine dava açıp açamayacağı, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığına ilişkindir.Yargıtay 11. HD’nin 2015/9988 Esas, 2016/3243 Karar ve 23.03.2016 tarihli emsal ilam içeriği dikkate alındığında; davalının vekil hamil olarak zarardan sorumlu tutulabilmesi için, bononun kaybedilmesi ile davacının bono bedelini tahsil etmemesi arasında doğrudan illiyet bağının ve bu şekilde vekalet akdinin ihlal edildiğinin kanıtlanması gerekmektedir. Bononun kaybı sonrasında dava dışı borçlunun bu kayıptan yararlanarak davacı alacaklının alacağına kavuşmasını engelleyici davranış ve tasarruflarının varlığı ispat edilmelidir. Başka bir ifadeyle, bono kaybedilmemiş ve vadesi sonunda hemen takibe konulmuş olsa bile dava dışı borçlunun borcunu ödeyemeyeceği sabitse, davalı salt bononun kaybedilmesi nedeniyle sorumlu tutulamayacaktır. Dosyaya sunulu delillerden davaya dayanak çeklerin ibrazlarında karşılıklarının bulunmadığı anlaşılmaktadır.Bunun dışında, somut olaydaki gibi davalarda, kaybedilen çekler nedeni ile kaybeden bankadan tazminat isteyebilmesi için zararın ancak çeklerin ilgilisine başvurulup, alacağın tahsil edilmemesi hâlinde mümkün olmaktadır.Dava konusu olayda davacı, çekin keşidecisi aleyhine icra takibine girişmiştir.Davacının zararının varlığının kabulü için, çek ilgililerinin ve özellikle ticari ilişki içinde olduğu ve kendisi adına düzenleyen keşideci ile ilgili olarak yasal yollara başvurup alacağın tahsil edilmemiş olması gerekmektedir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/597 Esas, 2017/7453 Karar ve 20.12.2017 tarihli ilamı ile; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2018/11-649 Esas ve 2021/1659 Karar ve 14.12.2021 tarihli ilamı).Somut olayda, davacının çek bedellerini tahsil için keşideciye karşı başlattığı icra takiplerinin devam ettiği ancak dava dilekçesinde ifade edildiği üzere, borçlunun haczi kabil mal ve haklarının bulunamadığı, bu nedenle İİK’nın 105. maddesi uyarınca haciz tutanağının aciz vesikası niteliğinde olduğu iddia edildiğine göre, icra dosyaları celb edilerek dosyada geçici aciz vesikası niteliğinde belge bulunup bulunmadığı, herhangi bir haczi kabil mal bulunup bulunmadığı değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekir.Yukarıdaki açıklama ışığında ilk derece mahkemesince esasa ve sonuca etkili deliller toplanmaksızın ve değerlendirilmeksizin hüküm kurulduğu anlaşılmakla, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.

KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,4-Kaldırılan kararın icrasıyla ilgili olarak İİK’nın 36. maddesi uyarınca yatırılan teminatların, yatıran taraflara iadesine,5-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, yeniden verilecek hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 15.05.2025