İşçilik Alacağı Davası Yargıtay Kararı içeriğine kurumsal sitemizden hemen erişebilir ve benzer bir husus için anında hukuk büromuzdan destek ve hizmet alabilirsiniz.
Hukuk Genel Kurulu 2014/1700 E. , 2016/2123 K.
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy (Kapatılan) 3. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 11.11.2011 gün ve 2010/190 E., 2011/866 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 03.02.2014 gün ve 2011/53643 E., 2014/2922 K. sayılı ilamı ile;
“… A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının davalıya ait işyerinde 01.10.2006 – 25.03.2009 tarihleri arasında pompacı olarak çalıştığını, aylık net 695,00 TL ücret aldığını, gerekçesiz işten çıkarıldığını, alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ve prim alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının davalı şirketin Bostancı´daki akaryakıt istasyonunda Datasist A.Ş. işçisi olarak çalıştığını, davalı şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, davacının hiç bir zaman gerekli performansı göstermediğini, kurallara ve talimatlara uymadığını, kasada açık verdiğini, davacının son olarak 21.03.2009 tarihinde 7-15 vardiyasında çalışırken 152,02 TL´lik bir satışta satış fişine aracın plakasını yazması gerektiği halde müşteri tarafından beyan edilen şirket adını yazdığını, davacının konuyla ilgili yazılı savunmasında davranışını kabul ettiğini, bunun üzerine iş sözleşmesinin feshedildiğini, ödenmemiş ücret alacağının olmadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının imzasını taşıyan Akaryakıt Satış, Kredi Kartı ve Smart Kart Prosedürü başlıklı belgede yanlış plakaya fiş kesen ya da yazarkasa uygulamalarında prosedür dışına çıkan personelin haklı nedenle tazminatsız olarak derhal iş sözleşmesinin feshedileceği ifadesinin yer aldığı, davacının yazılı savunmasında 21.03.2009 tarihinde yaptığı bir satışta satış fişine plaka yerine Roti yazdığını kabul ettiği, davacının bu eyleminin vergi kaçakçılığına sebebiyet verdiği gibi davalı şirketi de zarara uğratma tehlikesi oluşturduğu, dolayısıyla iş akdinin davalı işveren tarafından haklı nedene dayanılarak feshedildiği, alacağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının hizmet akdi satış fişine akaryakıt satışı yaptığı aracın plakası yerine şirketin adını yazdığı gerekçesiyle feshedilmiş ve mahkemece de bu husus işveren yönünden haklı fesih nedeni kabul edilerek davacının kıdem ve ihbar tazminat talepleri reddedilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir.
Şöyle ki; davacının eylemi yapmakla ödevli olduğu görevi talimatlara uygun olarak yapmamaktır. Bu eylemin haklı fesih sebebi oluşturabilmesi için “işçinin yapmakla ödevli olduğu görevi kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi” gerekir.
Feshe konu eylem bir kere meydana gelmiş olup, davacının bu konuda daha önce usulüne uygun şekilde uyarıldığı ve görevini yapmamakta ısrarcı olduğu usulüne uygun şekilde kanıtlanamadığı gibi, eylem nedeniyle işverenin herhangi bir zararı oluşmadığından feshin haklı nedene dayandığının kabulü mümkün değildir. Bu nedenle davacının kıdem ve ihbar tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde ön saha satış elemanı olarak çalıştığını,iş akdinin hiçbir sebep gösterilmeksizin davalı işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini, alacaklarının da ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalı şirketten tahsilini istemiştir.
Davalı işveren vekili, davacı işçinin çalışma süresi boyunca hiçbir zaman gereken performansı gösteremediğini, kurallara ve talimatlara uymadığı gibi sürekli kasa açığına sebebiyet verdiğini, son olarak 21.03.2009 tarihinde 07.00-15.00 vardiyasında çalışırken 152,02 TL’lik bir satışta satış fişine aracın plakasını yazması gerektiği halde müşteri tarafından beyan edilen şirket adını yazdığını, konuyla ilgili alınan savunmasında ise durumu kabul ettiğini bu kabul beyanı üzerine iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini ve davacı işçinin herhangi bir hak ve alacağının da bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece, akaryakıt istasyonundaki satışlarda satış fişine ilgili aracın plakasının yazılması gerektiği, aksine bir uygulamanın idari para cezası yaptırımına tabi tutulduğu, davacının imzasını taşıyan “Akaryakıt Satış, Kredi Kartı ve Smart Kart Prosedürü” başlıklı belgede yanlış plakaya fiş kesen ya da yazarkasa uygulamalarında prosedür dışına çıkan personelin haklı nedenle tazminatsız olarak derhal iş sözleşmesinin feshedileceği ifadesinin yer aldığı, feshe konu eylemin vergi kaçakcılığına sebebiyet verdiği gibi davalı şirketi de zarara uğratma tehlikesi oluşturduğu bu nedenle iş sözleşmesi davalı işveren tarafından haklı nedenle feshedildiğinden davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, feshe konu olayın bazı şirketler ile benzin pompacılarının anlaşmasına ilişkin olduğu, bu şekilde ilgili şirketlere vergiden düşme sağlandığı, dolayısıyla söz konusu eylemin “yapmak ile ödevli olduğu görevlerin kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar edilmesi” olarak değerlendirilemeyeceği, davacının benzin doldurulan araç yerine anlaşma sağlanan şirket araçlarına yakıt alım fişi düzenleyerek ilgili şirkete menfaat sağlanmasının doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar olarak değerlendirildiği ve iş sözleşmesinin bu nedenle davalı işveren tarafından 4857 sayılı Kanun’un 25. maddesi gereğince doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar sebebiyle feshedildiği belirtilerek, önceki kararın gerekçesi genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme hükmü, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davalı işveren tarafından yapılan feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı, buradan varılacak sonuca göre de davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
İş sözleşmesi kural olarak, feshi ihbar sonucu veya belirli bir süre için yapılmışsa, bu sürenin dolmasıyla ortadan kalkar. Ancak İş Kanunu ve Borçlar Kanunu işçi ve işverene belirli veya belirsiz süreli bir iş sözleşmesini derhal ortadan kaldırma olanağını da tanımıştır. Bu nedenle işveren, işçiyi hemen işyerinden uzaklaştırabileceği gibi; işçi de derhal işi bırakma yetkisine sahiptir. Buna karşılık, işçinin veya işverenin iş sözleşmesini hemen bozabilmesi için ortada haklı bir nedenin bulunmasına gerek vardır. İşte, bu tür feshe haklı nedenle fesih (derhal fesih veya süresiz fesih) adı verilir (Tunçomağ, Kenan-Centel, Tankut, İş Hukukunun Esasları, İstanbul 2008, 5. Bası, s. 204).
Haklı nedenle fesih hakkı, dürüstlük kuralları gereği iş ilişkisini sürdürmesi kendisinden beklenemeyecek tarafa belirli veya belirsiz süreli iş sözleşmesini derhal feshetme yetkisi veren bozucu yenilik doğuran bir haktır. Sürekli borç ilişkileri yaratan iş akdinde ortaya çıkan bir durum nedeniyle bu ilişkiye devam edilmesi taraflardan biri için çekilmez hale gelmişse haklı nedenle derhal fesih hakkı ortaya çıkar. Akdi ilişkiye devamın çekilmez (katlanılmaz) hale gelip gelmediğinin ölçüsünü objektif iyi niyet, yani dürüstlük kuralları oluşturur.
Haklı nedenle fesih hakkı da süreli fesih gibi bozucu yenilik doğuran bir hak olup, bu hakların tüm özelliklerini taşır. Haklı nedenle fesih karşı tarafın kabulüne gerek olmaksızın tek taraflı irade beyanıyla iş akdini derhal sona erdirir (Süzek, Sarper, Ankara, İş Hukuku, 2005 2. Bası, s. 500).
4857 sayılı İş Kanunu’nun 24 ve 25. maddeleri, iş akdinin işçi ve işveren tarafından haklı nedenle derhal fesih hallerini düzenlemektedir.
4857 sayılı Kanun´un “İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı” başlıklı 25. maddesi:
“Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:
II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:
a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması.
b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması.
c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması.
d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması, işyerine sarhoş yahut uyuşturucu madde almış olarak gelmesi ya da işyerinde bu maddeleri kullanması.
e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması.
f) İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi.
g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi.
h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi.
ı) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması.
İşçi feshin yukarıdaki bentlerde öngörülen sebeplere uygun olmadığı iddiası ile 18, 20 ve 21 inci madde hükümleri çerçevesinde yargı yoluna başvurabilir.”şeklinde düzenlenmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu´nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı nedenle fesih imkânının olduğu açıklanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta; davacı işçi davalıya ait akaryakıt istasyonunda satış elemanı olarak çalışmaktayken, iş sözleşmesi yaptığı bir satış nedeniyle, imzasını taşıyan “Akaryakıt Satış, Kredi Kartı ve Smart Kart Prosedürü”ne aykırı olarak satış fişine araç plakasını yazması gerekirken, müşteri tarafından beyan edilen şirket ismini yazdığı gerekçesiyle, 4857 sayılı Kanun’un 25/II-e ve h maddeleri gereğince feshedilmiştir.
Bilindiği üzere; davacı işçi, iş görme edimini işverenin emir ve talimatlarına uygun olarak yerine getirmekle mükelleftir. Ne var ki,işverenin talimatları işçinin eğitimi,yeteneği,fiziksel yeterliliği ile bireysel ve toplu iş sözleşmesi ile getirtilen sınırlamalara da aykırılık oluşturmamalıdır. 1475 sayılı Kanun’un aksine 4857 sayılı Kanun’da işçinin “görevi yapmamakta ısrar etmesi” koşulu aranmaktadır.Bu nedenle de işçinin görevi hatırlatıldığı halde sadece bir kez yapmaması yeterli görülmemiş, görevin hatırlatılmasının ardından devamlılık arz etmesi şartı aranmıştır.
Yine sadakat borcu, iş ilişkisinin karşılıklı borç doğuran kişisel bir ilişki olmasının doğal bir sonucudur. Sadakat borcunu ihlal eden işçi davranışlarının neler olabileceğinin önceden belirlenmesi ve tek tek sayılması mümkün değildir. İş Kanunu’nun 25. maddesinin II. bendinin “e” fıkrasına göre işçinin “işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması” işverene haklı nedenle derhal fesih hakkı vermekte ise de; hükümde belirtilen doğruluk ve bağlılığa uymayan bazı durumlar örnek olarak sayılmış ve benzeri fiillerin de borcun ihlalini oluşturacağı kabul edilmiştir. Bu durumda, işçinin hangi eyleminin doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış olarak kabul edilmesi gerektiği hususunda hakim, iş ve çalışma hayatının gerekleri ile toplumsal ilişki ve gelenekleri göz önüne alarak somut olayın özelliklerine göre bir sonuca varmalıdır.
Hal böyle olunca; feshe konu eylemin sadece bir kez meydana geldiği, davacı işçinin aynı eylem nedeniyle çalışma süresi boyunca almış olduğu bir uyarının da bulunmadığı, dolayısıyla görevini yapmamakta ısrar ettiği usulünce ispatlanamadığı gibi, dosya kapsamı itibariyle davacının menfaat elde etme saikiyle hareket ettiğine ve davalı şirketin de bu eylem nedeniyle zarara uğradığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin de bulunmadığı, bir kez gerçekleşen eylem nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilmesinin ağır sonuçlar ortaya çıkardığı da dikkate alındığında, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği gerekçe gösterilerek davacı işçinin kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Hukuk Genel Kurulu görüşmeleri sırasında, davacı işçiye işin nasıl yapılması gerektiği hususunda yazılı talimat verildiği ,davacı işçinin çalışma süresi boyunca değişik eylemler nedeniyle birçok kez uyarı aldığı dolayısıyla davalı işveren feshinin haklı nedene dayandığı, bu itibarla direnme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir. Açıklanan nedenlerle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu´nun 8/son maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 14.12.2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.