İş kazasının tespiti ve bunun sonucunda oluşan mal ve manevi zararın tazminine ilişkin açılan iş kazasının tespiti davası 506 sayılı Kanun’un (5510 sayılı Kanun s. 13) 11. maddesinden  kaynaklanmaktadır.

Avukat Ertuğrul Safa Gülsün bu alanda uzun senelerdir faaliyetlerini sürdüren tecrübeli bir avukattır.

 

506 sayılı Kanuna Göre İş Kazası

Bu maddeye göre iş kazası;

  • Sigortalı işyerinde ise,
  • İşverenin verdiği iş sonucunda,
  • İşveren sigortalıyı başka bir acil duruma gönderirse,
  • Toplu olarak, bir araçla işyerine gidiliyorsa meydana gelen olaylardır.

 

İşveren tarafından yapılan işler esnasında veya taşıma sırasında sigortalının ani veya bedensel veya ruhsal olarak bozulmasına neden olan olaylardır.

 

Sigortalının zarara yol açan olayı iş kazası sayması;

  • Şart, sigortalı olaya maruz kalan kişinin sayılı Sosyal Güvenlik Kanununun 2. maddesine göre sigortalı olmasıdır.
  • Sigortalı olay bir fıkrada belirtilen sınırlı durum ve şartlarda meydana gelir.

 

Başka bir deyişle, sigortalı bir olayın iş kazası sayılabilmesi için iki şartın sağlanması gerekmektedir. Kaza, kişinin çalıştığı işyerinde, çalışma sırasında ve mesai saatleri içinde meydana gelmelidir. Sigortalı bir olayın iş kazası sayılabilmesi için iki şartın sağlanması gerekmektedir. 506 sayılı Kanunun 2. maddesi, kimlerin sigortalı sayılacağını ve dolayısıyla sigortalı sayılan bir kişi için, bir veya daha fazla işveren için bir hizmet sözleşmesine dayalı aktif çalışma, yani; hizmet sözleşmesinin bölümleri, belirli bir işverenin “süre” ve “bağımlılık” unsurlarına dayanmaktadır. Bağımlılığın amacı, işverenin verdiği işi onun emir ve talimatına göre yapmak ve yetkisi altında olmaktır. Bu işi belirtilen süre içinde bitirmek ve bitmesini beklemek hizmet sözleşmesinin zaman kısmını oluşturur.

 

İş kazası beyanına ilişkin talepler ile maddi ve ödenmeme tazminatı talepleri birlikte değerlendirilemeyeceğinden, birlikte sunulan iddiaların birbirinden ayrılması gerekir.

 

İş Kazasının Tespiti Davasında Zamanaşımı

Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesi iş kazasını tespit ederken “tazminat talebi, zarara uğrayan kişinin zararı ve tazminat sorumlusunu öğrendiği günden iki yıl sonra ve her halükarda zararı tazmin yükümlülüğünden on yıl sonra sona erer” kısmını bulundurmaktadır. Ancak tazminat, Ceza Kanununun zamanaşımı süresinde daha uzun süre öngörülen cezayı gerektiren bir fiilden kaynaklanıyorsa, o zamanaşımı süresi geçerlidir. Bir dava hakkında karar verilmeden tazminat davasına başlanmışsa kaza, kiminle iş kazası veya meslek hastalığı meydana geldiği, iş kazası soruşturmasının bitmesini beklemek gerekir. İşveren ölmüş ise mirasçılarına başvurmak gerekir.

 

İş kazası veya meslek hastalığı  tespit eden makamın kararının hatalı olduğu hallerde davacı işverendir. iş kazasının tespiti davası için davalı, çalışan veya hak sahipleri ile sosyal güvenlik kurumudur.

 

İş Kazasının Tespiti Davalarında Görev ve Yetkili Mahkeme

Mahkemelerin görevleri davanın konusuna göre belirlenir. İş Mahkemeleri 7036 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca genel mahkeme olan iş mahkemeleri, işçi ile işveren arasındaki iş ilişkisinden doğan her türlü sözleşmesel veya hukuki ihtilafların çözümünde görevlidir.

 

7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 6. maddesine göre, hüküm günü sanık tüzel kişi veya tüzel kişinin  yerleşim yeri mahkemesi ile iş veya işlem yeri mahkemesi, iş kazasının tespiti davası için görevli mahkemedir. Sanık birden fazla ise bunlardan birinin ikametgâh yerine ait mahkeme de görevli olabilir.

Çok daha fazlası için Gülsün Hukuk Bürosu’na ulaşın. Sitemizdeki numara ve email adresleri ile bize ulaşabilirsiniz.